You are here
Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
Ankara’dan iş güvenliği uzmanı bir kadın işçi

Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz. Borcu borçla kapatıyor, kredi kartlarına yüklenmek durumunda kalıyoruz. İhtiyaç kredisi kullanımının arttığını, borcunu ödeyemediği için takibe düşenlerin çoğaldığını görüyor, duyuyoruz.
Şimdi bir de yaz gelince, havalar ısınmaya ve hatta bunaltmaya başlayınca aklımız deniz kenarlarına, sahillere gidiyor. Koca bir yıl boyunca çalıştık. Doğayla, tarihi güzelliklerle bütünleşmenin; denize, güneşe, kuşların cıvıltısına doymanın hayalini kuruyoruz. Ama barınma, beslenme, ulaşım masraflarına yetişmek mümkün değilken eğlenmek ve dinlenmek için zaman ve bütçeyi nasıl ayıracağız? Tatili uyguna getirmek için kimimiz memleketine gidiyor, kimimiz çadır kampı ya da apart ayarlamaya çalışıyor. Kimimizse aylar öncesinden erken rezervasyonla ucuz bir yer bulmaya çalışıyor. Kimimiz ise hiç gidemiyor. Bir yıl boyunca çalışıyoruz ama bir haftalık tatil bile biz işçiler için lüks!
Aslında tatil yapmak biz işçiler için hep pahalıydı, hep hesap kitap işiydi. Ama son yıllarda hepten lüks haline geldi, ulaşılmaz oldu. Artık yabancı turistler bile lira değer kaybetmesine rağmen Türkiye’deki fiyatlardan, pahalılıktan şikâyet ediyor. İstanbul’da, Antalya’da yeme-içme, konaklama fiyatları İspanya ve İtalya’daki fiyatlara yaklaştı. Böyle olunca Türkiye’de tatil yapmak artık yabancı turistlere bile cazip gelmiyor. Kalitenin düştüğünden, buna karşılık fiyatların arttığından şikâyet ediyorlar. Türkiye yerine Mısır, Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkeleri tercih ediyorlar.
Yabancı turistler böyleyken biz Türkiye’deki emekçiler ne yapalım? Bizim başka ülkede tatil seçeneğimiz de yok ki… Bulunduğumuz şehrin bile dışına çıkamaz durumdayız. Ama şikâyet etmek tek başına bir işe yaramıyor. Bir işçi ailesi için tatil yapmak lüks değil, temel ihtiyaç olarak görülmeli. Bunun için ekonomik krizin faturasının üzerimize yıkılmasına karşı mücadele etmeliyiz. Sadece ücretlerimizi arttırmak için mücadele etmemiz yetmez. Gasp edilen demokratik ve ekonomik haklarımızı geri almak için, yeni haklar elde etmek için birlik olmalı, örgütlenmeliyiz.