You are here
İspanya’da On Binler Meydanlarda

İspanya bir haftadır işçilerin ve işsizlerin gösterileriyle sarsılıyor. 15 Mayısta başlayan ve 150 binden fazla insanın katılımıyla 80’den fazla yerleşim yerinde gerçekleştirilen protesto eylemleri 21 Mayıs Cumartesi günü de devam etti. Oysa Madrid Seçim Kurulu Pazar günü yapılacak seçimleri bahane ederek her türlü gösteriyi yasaklayıp yasadışı ilan etmişti. Ağırlığını gençlerin oluşturduğu on binler, ünlü işçi sınıfı şarkısına atıfta bulunarak “no nos moveran” (“bizi buradan kıpırdatamazsınız”) diyerek, polis baskısına rağmen geceleri de Madrid’in Puerta del Sol (“güneşin kapısı”) meydanını terk etmedi.
Protesto gösterileri, Tunus ve Mısır’dakine benzer bir şekilde, kendisini “M-15 Hareketi” olarak adlandıran ve internet üzerinden eylem çağrısında bulunan gençler tarafından tetiklendi. Bu kadar güçlü bir yankı bulması pek de beklenmezken, 15 Mayısta Madrid’de 25 bin, Barcelona’da ise 15 binden fazla insan bir araya geldi. Sonraki günlerde kalabalık daha da artarken, Madrid’in Puerta del Sol meydanı geceleri Tahrir meydanını andıran görüntülere tanık oldu, gündüzleri ise “güneşin kapısı” daha büyük kalabalıklara açıldı! Tahrir’e göndermelerde bulunan dövizler taşıyan işçi sınıfının gençleri, isyan ruhunun burjuva sınırlara hapsedilemeyeceğini ve engel tanımadan ülkeler ve kıtalar arasında hızla yayılabildiğini gösterdiler. Meydanda her türlü ihtiyaçlarını karşılamak üzere ekipler kurarak görev listeleri oluşturdular. Çevreden gelen gönüllüler de yemek getirerek dayanışma örneği sergiliyorlar.
İşsizlikten, gasp edilen ekonomik ve sosyal haklardan, kısılan kamu hizmetlerinden, ağırlaşan hayat şartlarından bunalan işçiler, işsizler, emekliler, öğrenciler, göçmenler, işsizliğe, düşük ücrete, güvencesizliğe, geleceksizliğe, eğitim, sağlık ve barınma hakkının gasp edilmesine, politikacıların çürümüşlüğüne duydukları öfkeyi ve “gerçek demokrasi” özlemini dile getiren dövizler ve pankartlar taşıyorlar. Paranın saltanatına karşı çıkıyorlar, “biz insanız, mal değil” diye haykırıyorlar. Krizin faturasını ödemeye daha fazla razı olmayacaklarını söylüyorlar. “Bu iş seçimlerle bitmeyecek” diyorlar.
Gösterilere gençlerin yoğun bir katılım göstermesi nedensiz değil elbette. Avrupa’nın en yüksek işsizlik oranına sahip olan İspanya’da 5 milyondan fazla insan işsiz ve bunların büyük bir bölümünü gençler oluşturuyor. Resmi verilere göre %21 olan işsizlik oranı genç nüfusta %45’i geçiyor. İktidarda bulunan ve kendini işçi sınıfının temsilcisi olarak gösteren PSOE (İspanyol Sosyalist İşçi Partisi) ise, bin bir vaatle gelmesine rağmen burjuvaziyle el ele işçi sınıfına saldırı politikalarını devam ettiriyor.
Zapatero hükümetinin saldırı programı, başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamu harcamalarında 15 milyar euroluk kesintiyi, kamu çalışanlarının ücretlerinde %15’e varan indirimleri, emeklilik yaşının 65’ten 67’ye çıkarılmasını, işten atılmaları kolaylaştıran yasaları vb. içeriyor. Bankaları ve kapitalist şirketleri fonlarken işçi sınıfının boğazına sarılan bu program, Avrupa çapındaki en ağır saldırı programlarından birini oluşturuyor. Tüm bunlar nedeniyle 22 Mayısta yapılacak yerel seçimlerde PSOE’nin güç kaybetmesi bekleniyor. Ne var ki, onun karşısında oy oranını yükseltmesi beklenen sağcı Halk Partisi (PP), kapitalist saldırı politikalarını daha da tırmandıracak bir sermaye partisi.
Burjuvazi, sağlı sollu düzen partileri aracılığıyla işçi sınıfını oyalayıp tepkisizleştirmeye ve bu sayede düzenin bekasını sağlamaya çalışıyor. Ancak işi zor. Zira iflas noktasına gelen ve IMF-AB borç fonundan aldıkları kredilerle ayakta kalmaya çalışan Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’in ardından sıra İspanya’ya geliyor ve işçi sınıfı bu duruma tepkisiz kalmayacağını gösteriyor.