You are here
Halkların Kardeşliğini Savunmalıyız
Beylikdüzü’nden bir kadın işçi

Ablamla birlikte televizyonda Newroz’da çıkan olayları izliyorduk. Ablam televizyonun ağzıyla şunları söyledi: “Bayram dediğin gününde kutlanılır, onlar da fazla oldu. Devlet az bile yapıyor bunlara.” Ben de ablama şunu söyledim; beyninize iyi kazımışlar, televizyon ne derse ona inanıyorsunuz. Ablam, “ben televizyonun ağzıyla konuşmuyorum, bu benim doğrum” dedi. Ona Newroz’un Kürt halkı için büyük bir önemi olduğunu anlattım. Fakat ablam burjuva medyanın düşüncesine teslim olmuş artık. Bana durmadan televizyondan gördüklerini örnek olarak veriyor. “Televizyon neden yalan haber versin” diyor.
Bu ülkede egemenler insanları kendi çıkarlarına göre düşündürüyorlar. Televizyonu insanların aynası haline getirmişler. Benim ablam bana inanmıyor, burjuva medyasına inanıyor. Ve ablam gibi milyonlarca insan da aynı ablam gibi. Türk devletinin yıllardır Kürt halkına çektirmediği zülüm kalmadı. Kürtlere karşı Türk işçilerini düşman etmek için elinden geleni yapıyor. Kürtler üzerindeki psikolojik baskı günden güne artıyor. Newroz kutlamalarına izin vermeyerek kutlamalara katılacakların sayısını düşürmek istediler. Yüz binlerin aynı alanda olmalarına tahammülleri yok. Kürt halkı alan yasak olsa da Newroz’u sokaklarda, caddelerde, pazarlarda kutladı. Ablamın inandığı televizyon bunları vermedi. Buradan bir kez daha görüyoruz ki, insanların kendi doğruları yok, sermaye devletinin doğru diye sunduğiu yalanlar var. Biz Türk işçileri bu yalanları kendi doğrumuz olarak görmeyelim. Onlar bir şeye kara diyorsa biz ak olarak anlayalım. Bugün Kürtler, Aleviler, Ermeniler, yani devlet tarafından ezilen halklara destek olmalıyız. En büyük desteğimiz ise milliyetçilik zehrini beynimizden atmamız olacaktır. Bu ülkede halklar özgürce yaşamalıdır, demeliyiz. Bunun için sesimizi çıkarmalıyız. Halkların kardeşliğini savunmalıyız.
Bir Annenin İntiharı