You are here
Gözlerimizdeki Parıltı Dünyayı Aydınlatacak
Gazi Mahallesinden UİD-DER üyesi bir kadın işçi
UİD-DER’imizin 1. yılını doldurmuş olması vesilesi ile bir mektup yazmak istedim; açıkçası çok zorlanıyorum. Pek yazmayı beceremem ben. Ama bundan değil yazamayışım: “Kendimi” de anlatamam herhalde ondan.
Ben kadın bir işçiyim. Hiç doğum yapmadım. Ama anneyim, gerçekten öyle hissediyorum. UİD-DER benim, bizim çocuğumuz gibidir. Bazen de kendimi(zi) UİD-DER’in çocuğu gibi görürüm. Düşündüğümde ikisi de doğru ama ben onu çocuğum gibi düşünmekten daha çok hoşlanıyorum.
UİD-DER denince gözümde canlanan ilk şey onun amblemi oluyor. Amblemindeki çarkın içinden yükselen işçilerin yetenekli, militan elleri ve kızıl bayrağımız. Sonra da temsilciliklerimiz için kullandığımız mekânlarımız geliyor aklıma. Çalıştığım bölgeye en yakın yer olan Gazi Mahallesi temsilciliğinde bulunuyorum ben. İş çıkışı soluğu ilk aldığımız yerdir derneğimiz. Girer girmez yapılacak işler çağırır bizi yanına. Demlenmeyi bekler ocakta çayımız. Onlarca erkek ve kadın işçi eller kucaklar UİD-DER’ini. Derken dostlar gelir. Demli çaylar sofraya dizilir ve UİD-DER menüsü: Yumurta, peynir, zeytin, ekmek… “Bu muydu!” demeyin sakın! Yiyebileceğimiz en lezzetli yemeklerdir UİD-DER sofrasında yediklerimiz. Çoğunluğun görüşlerinden oluşan bir tespitimiz daha var: Yorucu iş koşulları bizde gerginlik, stres, ağrı-sızı gibi rahatsızlıklar yaratır. İşte biz derneğimizin kapısından içeri girerken tüm bunlar dışarıda kalıyor. O kapıdan girdiğimizde nihayet nefes alabiliyoruz. En güzel sohbetlerimizi orada ediyoruz. Haftada bir “Hava Döndü” hocamız geliyor. En güzel şarkılarımızı orada söylüyoruz:
İnsan, insan olduğundan
Ezmekten ezilmekten nefret eder
Ne altında köle ister
Ne üstte efendiye boyun eğer
…
Bekleyen günler, güzel günlerimiz
Ellerinizdedir
Haklı günler, büyük günler,
Gündüzlerinde sömürülmeyen
Gecelerinde aç yatılmayan
Ekmek, gül ve hürriyet günleri!
Ve daha nice umut, inanç ve güzellik taşıyan şarkılar…
Bazı geceler mahalledeki dostlarımızı ziyaret ediyoruz. Hiç görmediğimiz yüzler tanıyor, hiç bilmediğimiz hayatlara giriyoruz. Ama bu hayatların hiçbiri bize uzak değil ki. Birkaç hafta gitmesek evlerine fırçamızı da yiyoruz. Bu bile ne sevindirici bilseniz… Bizden birileriyle biz olmak, karamsar gözlerde parıltı bırakmak.
Gözlerden gözlere taşınan
ve her işçinin gözünde yeniden hayat bulan
ve dünyanın tüm işçilerinin
gözlerine taşımaya ant içtiğimiz bu parıltılar
dünyanın aydınlık geleceğine
inancımızı taşıyor.
15-16 Haziran Genel Direnişi Etkinliği
Rözmaş işçisi direniyor