You are here
Sendikalaşmaya Karşı Olan “Çağdaş” Rektörlük
diğer yazarlar
Belki de hepimiz üniversiteleri çağdaş fikirlerin üretildiği, bilimsel ve ilerici kurumlar olarak biliyoruz. Oysa bu topraklarda üniversiteler, her türlü yasak ve baskının yoğunlaştığı temel kurumlardan biridir. 12 Eylül cuntasından yadigâr yetkilerle donatılmış üniversite rektörlükleri ise öğrencilere bu eğitim kurumlarını dar eden şefliklerdir. Ama bunlar üniversiteleri sadece öğrencilere dar etmiyorlar, bünyelerindeki işçilere de aynı baskıcı-gerici tutumla yaklaşıyorlar. Pek “çağdaş” rektörlerimiz, işçilerin sendikal haklarını dahi tanımayarak onları bilinçsizliğe ve örgütsüzlüğe mahkûm kılıyorlar.
“Çağdaş” üniversite rektörlükleri üniversitelerde sendikalaşmayı, hele hele grevi, en az patronlar kadar istemiyorlar. Ne var ki, Kocaeli Üniversitesine bağlı sosyal tesislerde çalışan 90 kadar işçi, rektörlüğün huzurunu fazlasıyla kaçıran bir biçimde yılbaşından bu yana grevdeler. Rektörlük toplu sözleşme masasına oturmak istemediği gibi sendikayı da tanımadığını belirtiyor.
UİD-DER Gebze şubesi olarak, DİSK-OLEYİS sendikasında örgütlü Kocaeli Üniversitesi işçilerini grevlerinin 19. gününde ziyaret ettik. Gittiğimizde işçileri grev pankartlarını asmış nöbetlerini tutarken bulduk. İşçiler biraz gergindiler. Grevci işçiler Kocaeli Üniversitesi tıp fakültesi girişindeki lokantanın önünde oturuyorlardı ve ortalık epey kalabalıktı. İlk önce, “Bu İşyerinde Grev Var” yazısının ardında lokantanın hizmet vermeye devam ettiğini gördük üzülerek. Görünen o ki rektörlük boş durmayarak grevi kırmaya dönük adımlar atmakta gecikmemiş. Sohbet başlar başlamaz gerginliklerinin nedenini de öğrendik. Rektörlüğün emirlerini uygulayan jandarma, kısa bir süre önce grevci işçilere lokanta önünde duran pankartlarını ve masalarını alarak üniversite dışına taşımaları için uyarıda bulunup, vakit vermiş. Belirlenen zaman bir gün önce dolmuş, fakat jandarma müdahale etmemiş. İşçiler her an jandarmanın müdahale etmesini bekliyorlarmış. Grevi önce yalıtıp sonra bitirmeye dönük adımların farkında olan işçiler bu uygulamaya karşı direniyorlar. Zaten yasal olarak durmaları gereken yer de orası; çalıştıkları sosyal tesisin önü. Geçtiğimiz günlerde üniversiteye bağlı Derbet Uygulama Otelinin önündeki grev çadırları kaldırılmak istenmiş. Jandarma aynı haksız baskıyı şimdi de burada uygulamaya çalışılıyor.
İşçilerle sohbet ettikçe, 19 günlük grev mücadeleleri sırasında başlarından geçenleri daha ayrıntılı olarak öğreniyoruz. Grev kırıcılarla yaşadıkları tartışmalar sonucunda 20 işçinin gözaltına alındığından bahsediyorlar. “Nihayetinde bırakıldık ama esas gözaltına alınması gereken grev kırıcılar olmasına rağmen onların sadece ayaküstü ifadeleri alındı” diye de ekliyorlar öfkeyle.
Rektörlüğün ikiyüzlü oyunlarından bahsediyorlar; evlerine kadar adam yollanıp sendikadan ayrılmaları yönünde baskı uygulanmasına hayli kızmışlar. Satıları az da olsa üniversitedeki öğrenci kolektiflerinin de grevlerine destek verdiğini söylüyorlar. Bu destek onları mutlu etmiş görünüyor. Bir kadın işçi, jandarmanın müdahalesini beklerken onların da yanlarında olduğunu ifade ediyor ve gözleri parlayarak ekliyor: “Sizin mücadelenize destek veren, hatta sizin için mücadele etmeye hazır insanların olması o kadar güzel bir şey ki, insana güç veriyor.”
Kocaeli Üniversitesi işçilerinin verdikleri onurlu mücadeleyi uid-der olarak selamlıyoruz.
Yaşasın sınıf dayanışması, yaşasın işçilerin mücadele birliği!