You are here
Çar, düzeni kurtarmak için Japonya’ya savaş ilan ediyor
7 November 2020 - 15:30
Emekçilerin yoksulluğu giderek büyüyordu ama öfkesi de! Çarlık rejimi, milliyetçiliği yükseltip emekçileri körleştirmek, oyalamak, içine düştüğü zorlukları aşmak için ülkeyi savaşa sürükledi. Rusya, etrafına güç gösterisi yapıyordu. Kolay bir zafer beklentisi içindeydi egemenler ama Rusya Japonya karşısında ummadığı bir hezimete uğradı.
Rus ordusu ve donanması ağır yenilgiler aldı. Savaş sırasında kayıplar arttıkça ülke ekonomisinin üzerine daha ağır bir yük bindi. Savaş emekçiler için ölüm, acı, daha ağır bir sefalet getirdi. Başlangıçta savaşa destek veren halk pişmandı.
1904-1905 Japon-Rus savaşıyla birlikte Rusya’da ekonomik kriz baş gösterdi. Pek çok bölgede tarım kuraklıktan olumsuz etkileniyordu. Neredeyse tüm sanayi kollarında üretim düşüyordu. İşsizlik çığ gibi büyümüştü. Bir işi olan işçilerin durumu işsizlerden çok da farklı değildi. İşçilerin çoğu fabrika barakalarında yaşarken çocukların yarısı çorap ve pabuçları olmadığı için yatakta yatıyordu. Pis havada, ışıksız ve güneşsiz soğukta oturuyorlardı. İşçilerden şanslı olanları kazandığı ücretle sadece ekmek alabilirdi. Ortalama çalışma saatlerinin 16 saate çıktığı, işçilerin işsizlikle, hastalıklarla, açlıkla, ölümle boğuştuğu zamanlardı.
Derme çatma bir aş evinde karınlarını bir tas çorbayla doyurmaya çalışan işçileri görüyoruz. Çarlık Rusya bir yanda bereketin diğer yanda kıtlığın biriktiği topraklardı. Halk açlıktan kırılırken saraylılar zevkusefa içindeydi.
İşte bu fotoğraf Çarlık Rusya’nın diğer yüzüdür. Rusya’nın efendileri halk açlıktan kırılırken dans provasındalar, belli ki bir baloya hazırlanıyorlar. Şamdanlar, avizeler, pırıl pırıl elbiseler… Yüzlerine ise “asil” bir ifade kondurmuşlar. Savaşın, kriz ve sefaletin onları vurmadığı çok açık değil mi? Ne de olsa onların kitabında şatafattan taviz vermek, itibardan tasarruf etmek yok! Acıyı bal eyleyip yokluğun tadını çıkartmak, şükretmek ve sabretmek işçilerin en birinci vazifesi olmalı onlara göre! Fakat öyle olmadı… Emekçilerin öfkesi alttan alta birikiyor, siyasi atmosfer geriliyordu. Uyuyan dev kısa zaman sonra nihayet uyanacaktı.
UİD-DER’li işçilerden mesajlar: Sömürüsüz dünyanın yolunu gösterenlere selam olsun!
İnsan tüm bunları okuyunca, ne çok benzerlik varmış diye düşünüyor. Bugün teknoloji çok gelişti, o devirler geride kaldı zannediyoruz ama öyle değilmiş. İşçi sınıfı olarak öyle bir süreçten geçiyoruz ki bir tarafta “evimize ekmek götüremiyoruz, açız” diyen emekçiler, diğer tarafta açın halinden anlamayan bir avuç asalak. Çünkü insan nasıl yaşarsa öyle düşünürmüş, kendileri lüks ve şatafat içinde yaşıyorlar. Bizlerin payına da açlık, yoksulluk, göç yolları ve savaşlar düşüyor. İşçi sınıfı olarak içinden geçtiğimiz şu dönemde yeni Ekim Devrimlerine insanlığın ve dünyanın kurtuluşu için her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Ekim Devrimi biz mücadeleci işçilere ışık tutuyor. Bizim zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok ama kazanacak çok şeyimiz var. İşçi sınıfı ne zamanki yeter deyip ayağa kalkar, o zaman sınıfsız, sömürüsüz bir dünya kurulur. Selam olsun Ekim Devrimini yaratanlara!
Esenyurt’tan bir kadın işçi