You are here
Güçlenmenin ve Kazanmanın Formülü: Sınıf Dayanışması
27 March 2021 - 21:35
Pandemi süreciyle birlikte işçi ve emekçilerin sorunları dağ gibi birikti. Kötü çalışma koşullarına karşı ses çıkartan, haksızlığa karşı duran işçiler ücretsiz izin veya Kod-29 saldırıları ile karşılaşıyor. Mızrak artık çuvalı deldi geçti: TÜİK’in açıkladığı resmi rakamlara göre her üç işçiden birisi işsiz! Derinleşen yoksulluk, azgınlaşan sömürü koşulları, haksızlık ve zulüm…
Tüm bu sorunlar toplumun bağrında hoşnutsuzluk ve tepkinin mayalanmasına da yol açıyor. İşçi ve emekçilerin çözüm arayışı güçleniyor, hayatın her alanı birer mücadele sahnesine dönüşüyor. Buna son zamanlarda artan işçi mücadelelerine bakarak tanık olmak mümkün. Çorlu’dan Karaman’a, Gebze’den Antep’e, İstanbul’dan Çorum’a işçiler boyun eğmiyor, mücadele ediyorlar. Türkiye’nin dört bir yanında benzer sorunlara karşı mücadele eden işçiler, sınıf dayanışmasıyla güçleniyorlar.
Migros Depo ve Baldur işçileri dayanışmayla güçlendi
Geçtiğimiz günlerde Kocaeli/Gebze bölgesindeki DİSK, Türk-İş, Hak-İş ve KESK’e bağlı sendikaların oluşturduğu Gebze Sendikalar Birliği, dayanışma ziyaretleri gerçekleştirdi. Aylardır haklı mücadelelerini sürdüren Baldur Süspansiyon ve Migros Depo işçileri, bu ziyaretlerle moral buldu. Çeşitli sektörlerden işçi temsilcileri, mücadele alanlarında deneyimlerini paylaştı. İşçi sınıfının haklarına yönelik saldırılar ve bu saldırılara karşı işçilerin birliğinin sağlanması üzerine sohbetler edildi. Sınıf dayanışmasının bu güzel örneği sayesinde daha da güçlü hissettiklerini söyleyen Migros Depo ve Baldur Süspansiyon işçileri, haklı mücadelelerini kazanana kadar sürdüreceklerini belirtiyorlar.
Hatırlatmakta fayda var. Gebze Sendikalar Birliği’nin sadece eylemleri değil, kuruluşu da sınıf tarihimizde dayanışmanın önemini hatırlatan önemli bir sayfadır. 1989 Bahar Eylemleri döneminde kurulan Gebze Sendikalar Birliği, o dönemden bu yana varlığını sürdüren tek yerel sendikal birliktir. Bir emek kenti olan Gebze’de; işçilerin ortaklaşmasının, kenetlenmesinin ve omuz omuza mücadele etmesinin önemli bir aracıdır.
Direnişçi işçiler Döhler Gıda Genel Müdürlüğü önünde buluştu
Son günlerde ortaya konan bir diğer anlamlı dayanışma eylemi de İstanbul’da Alman gıda devi Döhler’in Genel Merkezi önünde gerçekleşti. Bu eylemle birlikte sadece sendika düşmanı Döhler protesto edilmekle kalmadı, aynı sorunlara karşı mücadele eden direnişçi işçiler de Tekgıda-İş’in çağrısıyla buluşmuş oldu. Ülkenin dört bir yanında sendikal haklarına sahip çıkan, Kod-29 ve ücretsiz izin saldırılarına karşı mücadele eden direnişçi işçiler oradaydı. Karaman’dan Döhler, Çorlu’dan Bel Karper, Bursa’dan Cargill, İstanbul’dan Sinbo, Kocaeli’den CPS Otomotiv ve Migros Depo direnişçileri omuz omuza verdiler. Sözlerini birlikte söylediler, güçlerine güç kattılar. Grev ve direnişlerde, hak mücadelelerinde işçileri yalnız bırakmayan mücadele örgütümüz UİD-DER de eyleme destek verdi.
Tarihsel örnekleri izle!
İşçi sınıfı tarih boyunca, sınıf dayanışması içinde paylaşmanın, yardımlaşmanın, ortak mücadele etmenin en güzel örneklerini ortaya koymuştur. Hatırlayalım, 1963 yılında o zamana kadar yasak olan grev hakkı, Kavel işçilerinin mücadelesiyle yasal bir hak haline gelmişti. Kemal Türkler başkanlığındaki Maden-İş üyesi Kavel işçileri, fabrikanın bulunduğu İstinye’deki emekçi halkın ve civar fabrikalardan işçilerin desteğiyle kazandı, taleplerini kabul ettirdi ama daha kazanması gereken bir sınıf vardı; işçi sınıfı! Onlar bunu böyle biliyor, ona göre hareket ediyorlardı. Sınıf dayanışmasının hayli anlamlı örneklerini de ortaya koydu Kavel işçileri... Mesela 1964’te açtıkları yoldan yürüyerek greve çıkan Petrol-İş üyesi Berec işçilerine bir hediye verdiler; grev çadırlarını! Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu Berec işçileri de bu çadırı bir emanet bellediler. İşçi sınıfının dik duruşunu bu çadırın altında temsil ettiler. Yaşadığımız topraklarda kadın işçiler ilk kez bu çadırın önünde grev önlükleri giydi ve nöbet tuttu. Kavel grevcilerinin izini süren, onlarla sadece aynı mücadeleyi değil aynı çadırı da paylaşan 1100 Berec işçisi zaferlerini işte böyle kazandı.
Dayanışmanın en önemli örneklerinden biri de, 12 Eylül 1980 faşist darbesiyle kurulan rejimin karanlığının toplum üzerine çöktüğü dönemde yaşandı. “Bu yasalarla grev yapılamaz” diyenlere üç binin üzerinde Netaş işçisi, grevin hasıyla cevap verdi. 1986’daki Netaş Grevi, sadece “yasakları yırtan grev” olarak tarihe geçmedi, sınıf dayanışmasının ne denli önemli olduğunu yalnızlığa ve örgütsüzlüğe itilen topluma bir kez daha hatırlattı. Sadece fabrika özelinde veya ulusal çapta değil, uluslararası alanda da dayanışma ağları ören Netaş işçileri; maddi ve manevi desteklerle grevlerini sürdürdüler. Grevleri bittiğinde de onlar için mücadele bitmemişti, dayanışma sırası kendilerine gelmişti. Aynı dönemde mücadele yürüten grevci Derby işçilerine, zamanın parasıyla bir milyon lira nakit ve bir kamyon dolusu gıda ve ihtiyaç maddesini dayanışma olarak sundular.
Sınıf dayanışması güçlendirir!
Sınıfımızın ortaya koyduğu sayısız deneyimde insanlığın en güzel hasletlerinin; dayanışmanın, yardımlaşmanın, zulme karşı omuz omuza vermenin izleri vardır. Hakları için kimi zaman ayları kimi zaman ise yılları deviren mücadeleler yürüten işçiler, güçlerini haklılıklarından, örgütlülüklerinden ve elbette sınıf dayanışmasından alırlar. İşçiler patronlar karşısında yalnızlıktan ve güçsüzlükten ancak bu şekilde, yani sınıf dayanışmasıyla kurtulabilir. Kuşkusuz başarmanın yolu da buradan geçer.
Hayat bizler açısından yokuş aşağı, son sürat! Gün geçtikçe işçiler, emekçiler olarak daha zorlu koşullardan geçiyoruz. Bir dal parçası yahut bir yaprak fırtına karşısında tutunabilir mi? Tek başımıza da bu sorunların üstesinden gelemez, ayakta kalamayız. Oysa dayanışırsak, bir ağacın kökleri gibi sıkı sıkıya yaşama tutunmuş oluruz. Bu süreç bizlere; bir arada olmanın, paylaşmanın, dayanışmanın, örgütlü olmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Mevcut direnişlerle dayanışmayı büyütmek, işyerlerimizden mahallelere kadar dayanışma ağları örmek, mücadele içinde ortaklaşabilmek hayati önem taşıyor. Bunun için atılacak en küçük adım dahi kıymetlidir. Çünkü sınıfımız tarihinin bugüne ilham veren büyük başarıları için her zaman önce küçük adımlar atılmıştır.
Yıkılsın Utanç Duvarları!