You are here
Yıkılsın Utanç Duvarları!
21 March 2021 - 22:50
Kapitalist sömürü düzeni insanlığı nefessiz bırakıyor, emekçilerin yaşamını cehenneme çeviriyor. Her sene milyonlarca insan göç yollarına düşüyor. Tehlike ve belirsizlikle dolu bu yolculukta, onları ayakta tutan yalnızca umutları… Sınırları, denizleri, duvarları, kıtaları aşıp işe ve aşa ulaşmaya çalışıyorlar. Önlerine silahlı askerler, tanklar, panzerler dikiliyor. Yolları dikenli teller, sensörler, kızıl ötesi kameralar, devasa duvarlarla kesiliyor. Evet, duvarlar! Geçmişten bugüne efendilerin medet umdukları duvarlar! Dün Çin Seddi’ni ve Hadrian Duvarı’nı ören egemenlerin sömürücü torunları, bugün de ülke sınırlarına duvarlar örüyor, emekçilerin özlemlerini boğmaya çalışıyorlar. Ama başaramayacaklar ve utanç duvarları bir gün mutlaka yıkılacak!
Dünyanın popüler turistik mekânlarının başında gelen bir duvardan bahsederek başlayalım. Yaklaşık 9 bin kilometre uzunluğunda devasa bir yapıdır Çin Seddi… Eski zaman isimleriyle “Mor Hudut” veya “Dünyanın Ejderhası.” Temelleri milattan önce 7’inci yüzyılda atılmış, sürekli genişletildiği ve onarıldığı için iki bin yılda ancak tamamlanabilmiştir. Çin’in batı sınırlarından başlayıp Gobi Çölünün güneyinden geçerek okyanusa, Po Hay Körfezine ulaşır. Dağları, nehirleri aşan bu koca duvarın harcı, zorla çalıştırılan bir milyondan fazla emekçinin alın teri ve kanıyla karılmıştır. Tiranlığın, despotluğun, gücün bir simgesidir Çin Seddi… Moğol ve Hun akınlarını dışarıda, Çin hükümdarlarının baskı ve zorbalığından kaçmak isteyenleri ise içeride tutmak için yapılmıştır.
Asırlar boyunca yeryüzünün en büyük gücüydü Roma İmparatorluğu, köle emeği üzerinde yükselmişti. Buna bir de fethedilen uçsuz bucaksız toprakların yağmalanmasını ekleyelim. Böylece bir zenginlik mabedi haline geldi Roma... İmparator Hadrianus ülke sınırlarını duvarlarla çevirerek bu yağma düzenini ayakta tutmak istiyordu. İmparatorluğun kuzey ucuna milyonlarca taştan kilometrelerce uzunlukta bir duvar inşa ettirmekle işe başladı. Ancak nafile! Gotlar, Vandallar, Saksonlar, Sarmatlar, Hunlar, Piktler, Keltler… Zenginlik Roma’da bir avuç asalağın elinde biriktikçe, onlarca kavmin dört koldan gerçekleştirdiği akınlar arttı. Akınların da etkisiyle Roma yıkıldı. Bugün İngiltere’nin kuzeyinde kalıntıları bulunan Hadrian Duvarı, köleci Roma’yı kurtarmaya yetmedi.
Gelelim modern dünyanın duvarlarına… Zalim İsrail devletinin Batı Şeria’nın çevresine ördüğü duvar nedeniyle Filistin halkı parçalara bölündü. İki milyona yakın Gazzeli, abluka nedeniyle Filistin’in diğer bölgelerine bile seyahat edemiyor. Bölge adeta açık hava cezaevine çevrilmiş durumda! İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçen Batı Şeria’daki bu korkunç gri duvara, İsrail egemenleri “Güvenlik Duvarı” diyor. Oysa bizim açımızdan, zerrelerine kadar parçalanması gereken “Utanç Duvarı”ndan başka bir şey değil. Birçok sanatçı, bu duvarı devasa bir tuvale dönüştürüyor ve egemenlerin Filistin halkının özgürlük düşünü yok edemeyeceğini gösteriyor. Dört bir yanını haksızlık ve zorbalığa ilişkin, kardeşliğe ve özgürlüğe ilişkin rengârenk resimlerle süslüyorlar. Biliyoruz ki bir gün İsrail zulmünün simgesi olan bu Utanç Duvarı da yıkılacak ve Filistin halkı özgürce nefes alacak!
Meksika Duvarı ise inşası henüz bitmemiş bir başka utanç duvarı… ABD’nin eski başkanı Trump, binlerce kilometrelik Meksika sınırının tamamına çelik duvarlar ördürmeye girişmişti. Bu duvar, Meksika ile ABD sınırındaki köy ve kasabaları tam ortadan ikiye bölüyor. Emekçiler ve kardeşler arasına duvar çeken Trump, yoksul Latin Amerika’dan “Rüyalar Ülkesi” ABD’ye akan göçün önüne geçeceğini söylüyordu. Esas derdi ortadaydı; kapitalizmin yol açtığı işsizlik ve yoksulluğu gözlerden gizlemek, ABD’li emekçiler için yeni düşmanlar yaratmak… Oysa emekçi halklar düşman değil, kardeştir. Emekçilerin asıl düşmanı, onları sömüren sermaye sınıfıdır. Trump’a, çelik çitlerden yaptırdığı duvara tahterevalli kurarak cevap verdi emekçiler! Bugün sınırın her iki tarafında aynı tahterevalliye biniyor emekçi çocukları… Duvarların onları düşmanlaştıramayacağını gösteriyorlar.
Üstelik kapitalizmin efendileri, gökyüzüne yükselen duvarları sadece ülke sınırlarına örmüyorlar. Bugün Brezilya, Peru ve Hindistan’ın kentlerinde yoksul ve zengin mahallelerini birbirinden ayıran sayısız duvar bulunuyor. Ancak bu böyle gitmez. Dünya işçi sınıfı bir gün mutlaka sömürü ve zulme karşı ayağa kalkacak. “Yapılmaz” denileni yaparak zihnine ve ülke sınırlarına örülen duvarları yerle bir edip kardeşleşecek. İşte o zaman son bulacak sömürü, yıkılacak utanç duvarları. Birbirine kavuşacak insanlık; hep beraber üretip yine hep beraber paylaşacak!