You are here
Gün Birlikte Mücadele Günüdür
UİD-DER'li işçiler
1 Mayıs İşçinin Emekçinin Bayramı
“1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı” dizelerini bir yerlerde duymuştum ama bu marş beni asıl olarak UİD-DER’le katıldığım ilk 1 Mayıs’ta etkilemişti. O günün bir özelliği vardı; yıllar sonra tekrar Taksim Meydanında 1 Mayıs kutlanacaktı. Ve ben hayatımın ilk 1 Mayıs’ına hem UİD-DER’le hem de Taksim’de katılma şansını yakalamıştım. Emekçi kardeşlerimle alanda, meydandaydım. İnanın o günün heyecanı çok başkaydı. Uzun uzun kortejler, pankartlar, afişler, kararlı bakışlar, havaya kaldırdıkları sıkılı yumruklarla taleplerini haykıran işçiler, coşkuyla çekilen halaylar, söylenen türküler, marşlar… O günün heyecanını ve coşkusunu hiç unutmuyorum ve her 1 Mayıs’ta o coşkuyu içimde hissediyorum. Bugün pandemi bahanesiyle alanlar işçi sınıfına yasaklandı. Ama ne olursa olsun içimizdeki 1 Mayıs ruhunu yok edemezler, mücadele azmimizi ve inancımızı elimizden alamazlar. Biliyorum ki, 1 Mayıs alanlarına aynı coşku ve heyecanla yeniden çıkacağız. Şartlar ne olursa olsun örgütlü mücadelemiz var olsun, 1 Mayısımız kutlu olsun!
Sancaktepe’den bir tekstil işçisi
135 yıldır söndüremedikleri 1 Mayıs ateşini bugün mü söndürecekler? İşçi sınıfının mücadelesinde yeşeren umut tohumlarını ne yaptılarsa öldüremediler, şimdi mi öldürecekler? Biz umudun tohumlarını yüreklerimizdeki mücadele ateşiyle yeşertiyoruz. Elif Çağlı’nın dediği gibi “Yüreğimizde, ellerimizde, bilincimizde/Büyülü bir hüner var/En derin acıları bile/İnançlı bekleyişlere dönüştürürüz... Geçmişten bugüne, bugünden geleceğe 1 Mayıs ateşiyle yanan yüreklere ve güneşi selamlayan yumruklara selam olsun! Yaşasın 1 Mayıs!
Sancaktepe’den bir eğitim emekçisi
1 Mayıs, 1 Mayıs’tır!
Öncelikle herkesin 1 Mayıs Dayanışma, Birlik ve Mücadele Günü kutlu olsun. Ben şu sıralar pandemiden dolayı “tam kapatma” kararı ile bayramını coşku ile kutlaması engellenen bir işçiyim. Tam kapatma dediysem öyle söylendiği gibi değil, her gün fabrikada fazla mesaiye kalmak zorunda bırakılıyorum. Demek ki çalışırken virüs bulaşmıyor! Bu kararla iktidarın asıl amacının bizi en doğal hakkımız olan sosyalleşmeden, mücadele etmekten uzaklaştırmak olduğunu görüyorum. Ama yılmıyorum. Çünkü ben bir UİD-DER’liyim. Yasaklara, baskılara, UİD-DER’in gücü ile karşı geliyorum. Bu sene de meydanlardan uzak olsak da UİD-DER, dostlarımızı, dostlarımızın güzel mesajlarını, sevinçlerini, kahkahalarını, kızgınlıklarını, türkülerini, kısacası meydanları yine evlerimize getiriyor. 1 Mayıs her zamanki anlamı ile UİD-DER sayesinde kutlanmaya devam ediyor. Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz! Yaşasın 1 Mayıs!
Ortadağ’dan bir metal işçisi
Kardeşler, bu yıl da 1 Mayıs’a geçen yıl olduğu gibi pandemi koşullarında gidiyoruz. Sağlık emekçileri olarak, Covid-19 salgını döneminde çalışma koşulları en çok kötüye giden sektörler sıralamasında belki de en ön sıraya yerleştik. Bugüne kadar “Hakkınız ödenmez!” diyen yetkililer sesimizi duymadı, tükenmişliğimizi görmezden geldi. Ama buna karşılık bizler haklarımıza sahip çıkmak için sesimizi duyurmaya, örgütlülüğümüzü örmeye, mücadele bayrağını yükseltmeye çalıştık. Kardeşler, bugün İstanbul’da dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2 bin 850 lira, yoksulluk sınırı 9 bin 274 lira iken işçi ve emekçiler, tüketim maddelerine yapılan zamlar altında eziliyor. Düşük ücretlerle çalışan, ağır vergi yükü altında ezilen, ücretsiz izin ve kısa çalışma ile gelir kaybı yaşayan işçiler gırtlaklarına kadar borca batmış durumdalar. Faturalar cep yakıyor. İşçiler Kod-29 ile işten atılıyor. Yaşam mücadelesi verirken borçlarını ödeyemeyip intihara sürükleniyor. Ağır koşullar altında çalışan işçi ve emekçiler olarak bütün bir hayatı her gün yeniden üretiyoruz! Ama payımıza yalnızca yoksulluk düşüyor. Sağlık alanında da farklı istihdam biçimleriyle bizi ayrıştırmaya çalışan bir sağlık sistemiyle karşı karşıyayız. Aynı işi yapıyoruz, ancak aynı özlük, mali ve sosyal haklara sahip değiliz. Yalnızca kırıntıdan ibaret olan ek ödeme bile sağlık çalışanlarına eşit pay edilmeyerek sağlık çalışanlarını bölen bir uygulamaya dönüştürüldü. Çalıştığımız birimlerde 2-3 kişilik işi tek kişi yapmak zorunda kalıyoruz. Atamasını bekleyen sağlıkçıların ataması yapılsaydı ve işçi alımı yapılsaydı bu durumu yaşamak zorunda kalmazdık. 13 aydır bu koşullarda çalıştırılan ve Covid-19’a yakalanan yüzlerce arkadaşımız bu ihmaller yüzünden hayatını kaybetti. Biz artık ölmek istemiyoruz, haklarımızı ve insanca çalışmayı istiyoruz! 1 Mayıs tam da bu taleplerimizi daha gür haykırdığımız, diğer bütün işçi kardeşlerimizle dayanışma içinde olduğumuz, hep birlikte bu sömürü düzenine karşı çıktığımız bir gün. 1 Mayıs işçi ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Biz sağlık işçileri olarak taleplerimizi 1 Mayıs’ın mücadeleci ruhuyla haykırmaya devam ediyoruz. Bizi yok sayan egemenlere inat 1 Mayıs’a sahip çıkıyoruz.
Sefaköy’den bir grup sağlık işçisi
Gün Birlikte Mücadele Günüdür!
Kardeşler, sömürünün, savaşların, pandeminin, zorbalığın olmadığı, işçilerin katledilmediği ve gecesinde aç yatılmayan günlerin olduğu bir dünya neden mümkün olmasın? Milyarlarca emekçinin sefaleti üzerinden bir avuç asalak hayatını zevk-ü sefa içinde sürdürüyor. Bu bizlere reva mı? Üreten, var eden, çalmadan çırpmadan alınteri akıtarak yaşam mücadelesi veren emekçiler, böyle bir dünyada yaşamaya neden mecbur olsun? Yaşlanmış, tıkanmış, tükenmiş bu sistem ancak savaşlar, ölümler, krizler, virüsler üzerinden yoluna devam edecek duruma geldi.
1 Mayıs, dünya işçi sınıfının baskılara, sömürüye, savaşlara, yoksulluğa isyanıdır. Dünya işçi sınıfının mücadele tarihinin en önemli ve sembolleşmiş günlerinden biridir. Eğer sınıfımıza, tarihimize, hafızamıza dönersek tüm olumsuzluklara karşı umudumuzu kaybetmeyiz. Patronlar sınıfının söylemleri kendi sınıfsal çıkarlarının bir yansımasıdır. İktidarlarını kaybetmemek için her türlü hileye, yalana, dolana başvuruyorlar. Gün birlik, mücadele ve dayanışma günüdür! Mücadelemizi büyütmek, bir arada olmak, sınıfsal değerlerimize sıkı sıkı sarılmak tek kurtuluş yolumuz.
İstanbul/Esenyurt’tan bir emekçi