You are here
Hendek Katliamının Dördüncü Yılında Ailelerin Adalet Arayışı da Yası da Sürüyor!
Sakarya Hendek’te Büyük Coşkunlar Havai Fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020’de meydana gelen patlamada 7 işçi hayatını kaybetmiş, 127 işçi yaralanmıştı. Patlamada yaşamını yitiren işçiler, ölümlerinin dördüncü yılında fabrika önünde anıldı. Anmaya işçi aileleri ve avukatların yanı sıra çeşitli siyasi parti ve sendika temsilcileriyle emekten yana kurumlar katıldı.
Anmada bir konuşma yapan davanın avukatlarından Gülşen Uzuner, hayatını kaybeden işçiler için adalet arayışını sonuna kadar yürüteceklerini vurguladı. Uzuner, “Hepimiz emeğimizle kazanıyoruz, emeğimizle birlikte yaşamak istiyoruz. Ölümümüzün arkasından sevdiklerimiz gelip buraya ağıt yakmasın, slogan atmasın istiyoruz. Bizim esas derdimiz budur” sözleriyle yürüttükleri mücadelenin iş cinayetlerinin bir daha yaşanmaması için olduğunu belirtti. Dava dosyasında patronlara verilen ceza miktarının adaletli olmadığını da hatırlatan Uzuner, sanıkların olası kasttan ceza almaları gerektiğini belirtti.
Anmada davanın avukatlarından TİP Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın cezaevinden gönderdiği mesaj da okundu. Atalay mesajında şunları söyledi: “Burada tam 4 yıl önce göz göre göre bir katliam yaşandı. İşçilerin canı bu kadar ucuz olmamalı. Davamız kimse ekmeğini kazanırken öldürülmesin diyedir. Türkiye kapitalizminin en ucuz maliyet kalemi olarak işçi canı kabul edilmesin diyedir. Hangi mahpusta olursak olalım, hangi baskıyı uygularsanız uygulayın, biz bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz.” Anma “Biz Bitti Demedikçe Bu Dava Bitmez” ve “Katliamın Hesabı Er Geç Sorulacak” sloganlarıyla sona erdi.
Soma, Ermenek, Amasra, Hendek, İliç… Meydana gelen ölümlere ve tarifsiz acılara rağmen ne patronlar ne de siyasi iktidar iş cinayetlerinin önüne geçmek için bir adım atıyor. İş güvenliği önlemlerini maliyet olarak gören patronlara her konuda olduğu gibi siyasi iktidar arka çıkıyor. Her yıl binlerce işçiyi “iş kazası” adı altında mezara gömenler, geride kalanların acılarına acı, yaslarına yas eklemekten geri durmuyorlar. Katliamların ardından adalet arayışıyla açılan davaların neredeyse tümü yıllarca sürüncemede bırakılıyor. Bu da yetmezmiş gibi, her katliamın faillerine ödül gibi cezalar veriliyor. Hatta Hendek Katliamı davasında olduğu gibi failler tahliye ediliyor, tutuksuz “yargılanıyor”. Yüreği acılı bir işçi yakınının dediği gibi, sermayenin çıkarlarını koruyan bu adalet sisteminin değişmesi gerekiyor. Adalet sistemini değiştirmenin ve işçi ölümlerini durdurmanın yolu ise örgütlü gücümüzü büyütmekten geçiyor.