You are here
İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
Zafer Açıkgözoğlu, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesinde taşeron olarak çalışan 26 yaşında gencecik bir işçiydi. Henüz 1 aylık işçi olduğu hastanede altyapı eksikliği yüzünden patlayan kanalizasyonda temizlik yapması istendi. İtiraz ettiği halde hiçbir koruyucu önlem alınmadan yaptırılan temizlik sırasında kaptığı Hepatit B mikrobu nedeniyle 2014 yılında akciğer yetmezliğinden hayatını kaybetti.
Zafer Açıkgözoğlu’nun ölümünün 10. yılında İstanbul ve Ankara’da anma programları gerçekleştirildi. İstanbul’daki anma İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, SES İstanbul Şubeleri ve İstanbul Tabip Odasının çağrısıyla Çapa Tıp Fakültesinde yapıldı. İstanbul’daki anmaya Zafer Açıkgözoğlu’nun babası Abdullah Açıkgözoğlu da katıldı. İstanbul Tıp Fakültesi Monoblok önünde gerçekleştirilen anmada söz alan İTO Genel Sekreteri Dr. Ertuğrul Oruç şunları söyledi: “AKP iktidara geldiğinde ve sağlıkta dönüşüm programını açıkladığında sağlıkta taşeron sistemi yoktu. Yani, sağlıkta taşeron sistemi, sağlıkta dönüşümün bir ürünü. Sağlıkta dönüşüm, sağlıkta piyasalaşma için getirilmişti ama en önemli adımı, sağlık emekçilerini örgütsüzleştirmek ve güvencesizleştirmekti. Biz o andan itibaren buradaki emek-meslek örgütleri ile beraber ‘Sağlıkta Taşeron Ölüm Getirir!’ diye sloganlarımızı atmaya başlamıştık.” Bu nedenle sadece Zafer’i anmak için bir araya gelmediklerini vurgulayan Oruç, şöyle devam etti: “Zafer gibilerinin bundan sonra ölmemesi için, sağlık emekçilerinin baskılayıcı, esnekleştirici emek rejimlerine maruz kalmaması için de buradayız. Zafer bir temizlik işçisiydi, sağlık emekçisiydi. Biz İstanbul Tabip Odası olarak, esnek çalışma rejiminin, yani çok çalıştırarak az ücret verme politikasının doktorlar üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu, önümüzdeki süreçte kemer sıkma politikalarıyla daha fazla doktorun bu sürece dâhil olacağını biliyoruz. Aynen sağlık emekçilerinin ve sağlık dışındaki bütün emekçilerin maruz kalacağı gibi. Onun için Abdullah Amca’ya söz olsun, İstanbul Tabip Odası olarak, tüm emek meslek örgütleriyle beraber, taşeron sistemine, sağlıkta dönüşüm programına ve bütün piyasalaştırma rejimine karşı mücadeleye devam edeceğiz.”
“Zafer İçin Adalet İstiyoruz” sloganlarının atıldığı anma Zafer’in hayatını kaybetmesine neden olan kanalizasyon kapağının olduğu noktaya çiçek bırakılmasıyla son buldu.
Ankara’daki anmada Ankara İSİG Meclisi, Ankara Tabip Odası, DİSK/ Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası ve SES’in çağrısıyla Ankara Tabip Odasında basın açıklaması gerçekleştirdi. Kurumlar adına açıklamayı ATO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Özden Çırpar yaptı. Çırpar, Zafer Açıkgözoğlu’nun çalışırken maruz kaldığı olaylar ve ölüm nedeni ile, emek rejiminin ve taşeronluk sisteminin acımasız boyutunu gözler önüne seren bir sembol haline geldiğini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “İşçi Zafer; taşeronluk sisteminde güvencesiz ve esnek çalıştığı, görev tanımı dışında işe zorlandığı, hastane temizliği gibi riskli bir işe karşı kişisel koruyucu ekipman tedarik edilmediği, iş güvenliği tedbirleri alınmadığı, periyodik muayeneleri ve eğitimleri yapılmadığı için bugün aramızda değil. Taşeron olarak çalıştırılan işçiler sürekli işten atılma tehditlerine maruz kalmasalardı bu görevi kabul etmeyebilirlerdi. İşe giriş/periyodik muayeneleri ve sağlık gözetimi eksiksiz yapılsaydı, Hepatit B aşıları önceden yapılarak korunma sağlanabilir ve maruziyet daha önceden saptanabilirdi. İş güvenliği önlemleri alınmış olsaydı, tıbbi atık poşetinden eline iğne batmayabilirdi. İşçi sağlığı eğitimleriyle eline iğne batması durumunda ne yapması gerektiği anlatılmış ve iş kazası bildirimi yapılmış olsaydı, erken tanı, takip ve tedavi şansı olabilirdi. Hukuki olarak hastane ve şirket yönetimlerinin yapmakla yükümlü olduğu bu işler yapılıyor olsaydı, Zafer Açıkgözoğlu bugün aramızda olabilirdi.”
Çalışmaya bağlı meslek hastalıklarının kader olmadığını belirten Çırpar yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
- Meslek hastalıkları ile mücadelede mevcut yapıda tanı sisteminin etkinleştirilmesi, hukuki kazanımlar ve tanı sonrası mesleki rehabilitasyon gibi tüm aşamalar eksiksiz yürütülmelidir.
- Resmi merciler meslek hastalığı verilerini işçi örgütleri ve kamuoyu ile şeffaf ve doğru şekilde paylaşmalıdır.
- Meslek hastalıkları hastanelerinin sayısı arttırılmalı, il ve ilçelerin emek kompozisyonuna göre açılmalı ve modernize edilmelidir.
Sorunlarımızın Kaynağı Göçmenler mi?
Umudunu Kaybetme!