You are here
Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
Gebze’den bir metal işçisi
Filistin’de bir yıldır süren savaşta 43 binden fazla insan katledildi. Sokaklarda çocukların sesleri yankılanırken şimdi bombaların gürültüsü ve sessiz çığlıklar yankılanıyor. Peki, Filistin’de bu kahredici savaşın tek sorumlusu Siyonist İsrail devleti midir? Bu haksız savaşın devam ettirilmesinde bölgedeki diğer devletlerin sorumluluğu yok mudur? Bu devletler neden bu savaşı kınamakla yetiniyor ve örneğin İsrail’le ticareti kesmiyorlar?
Bu devletlerin temsilcileri, yöneticileri, başkanları güya savaşı istemiyor ve barış nutukları atıyorlar. Örneğin geçtiğimiz Kasım ayında Riyad’da düzenlenen ve 50’den fazla ülkenin katıldığı İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği olağanüstü zirvesinde bir bildiri yayınlandı. İsrail devleti kınanarak barış talep edildi. Ama barış için İsrail’e karşı gerçek yaptırımlardan bahsedilmedi. Mesela Mısır Devlet Başkanı Sisi “İsrail’in saldırıları karşısında harekete geçilmeli” dedi ama Gazze için Refah sınır kapılarını kapalı tutuyor. İsrail saldırılarından kurtulmaya çalışan Filistinlilerin, Refah sınır kapısı önünde bombaların, füzelerin açık hedefi olmasına göz yumuluyor. Mısırlı emekçiler Sisi’nin ikiyüzlü tutumunu protesto ettiğinde devletin baskı ve yasaklarıyla karşılaşıyorlar. Aynı zirvede görünürde İsrail’e en sert eleştirileri yöneltenlerden biri de Erdoğan’dı. Erdoğan diğer ülkelere İsrail ile ticareti kesme teklifinde bulundu. Oysa basına yansıyan haberlerin de gösterdiği gibi Türkiye ile İsrail arasındaki deniz ticareti tıkır tıkır sürüyor. İsrail’le ticaretin durdurulmasını isteyen gençler tutuklanıyor. İsrail’e karşı en keskin cümleleri kullanan iktidar, ticaretten ve kârdan vazgeçmiyor.
Egemenler Filistin konusuna insani temellerde değil çıkarları temelinde bakıyorlar. Bunun için açıktan veya gizliden İsrail’le ilişkilerini sürdürmekten geri durmuyorlar. Erdoğan’ın “devletler arasında dostluk ya da düşmanlık olmaz” demesi bu gerçeği gösteriyor. Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, ABD-İngiltere-İsrail tarafından yürütülen savaşa karşı büyük kitlesel gösteriler düzenliyor, savaşın durdurulmasını istiyorlar. Kendi hükümetlerinin İsrail’e destek vermesine tepki gösteriyorlar. Meydanlardaki işçilerin barış talepleri polis saldırılarıyla, tutuklama ve gözaltılarla bastırılmaya çalışılıyor. Tüm bunlar gösteriyor ki ister savaşsınlar ister savaşmasınlar egemenler akan kandan sorumludurlar. Ortadoğu halklarının kapitalist sömürü düzeninden ve savaşın alevlerinden kurtulması ancak işçi sınıfının dünya çapında yükselteceği dayanışma ve mücadeleyle mümkün olacaktır.
Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!