You are here
Tuzla Tersanelerinde Yeni Bir İş Kazası Daha!
Son birkaç aydır Tuzla tersanelerinde üst üste iş kazaları yaşanıyor. Birçok işçi kardeşimiz bu kazalarda yaşamını kaybetti. Fakat patronların kâr hırsı sınır tanımadığından gerekli önlemler alınmıyor ve yeni kazalar yaşanmaya devam ediyor. Bu kâr hırsının son kurbanlarından biri de, Uluslararası İşçi Dayanışması Derneğimizin çalışmalarına katılan bir arkadaşımız olacaktı az daha.
Çalışırken kafasına metrelerce yükseklikten ağır bir demir parçası düşen işçi arkadaşımız, şans eseri kurtuldu. Arkadaşımız iş kazasının nasıl gerçekleştiğini şöyle anlattı:
“Malzeme alıp çalıştığım yere dönerken iki gemi blokunun üst üste konulduğu bölgeden geçiyordum. Bu sırada yüksek bir yerden kafama bir demir parçası düştü ve bir süre yerde kıvrandıktan sonra yardıma işçi arkadaşlar koştular. Daha sonra ise atölye mühendisi beni malzeme deposuna götürdü. Bizler dışarda karda, yağmurda çalışırken, sıcak bürosunda patronun uşaklığını yapan ustabaşına haber verildi. Ustabaşı geldiğinde, hiçbir şey olmaz birazdan düzelir dedi. Fakat ısrarlar üzerine deri sanayiinde bulunan revire götürüldüm. Doktor muayene ettikten sonra gözetim altında tutulmam gerektiğini söyledi. Bunun üzerine ustabaşı, işyerine gidelim, orda soyunma odasında dinlenirsin, dedi. Doktor acilen Kartal Devlet Hastanesine götürülmem gerektiğini, aksi halde olası beyin kanaması durumunda işyerinde müdahale edilemeyeceğini söyleyince ustabaşı taşeronun patronuna haber verdi. Ama beni Kartal yerine Gebze Devlet Hastanesine götürdüler. Ustabaşının söylediğine göre Gebze Devlet Hastanesi yeni yapılmış ve teknolojik olarak daha donanımlıymış. Tabii işin aslı öyle değilmiş, bu hastanede patronun tanıdıkları varmış ve böylece iş kazalarının üzerini kolayca örtüyormuş. Hastanede bana, iş kazası demeyelim, iki saat uğraştırırlar, dediler. Ben de hayır dedim ama, iğnelerin etkisiyle uyuduğumdan tüm evrakları normal hasta olarak düzenlemişler. Uyandığımda ise evrakları getiren ustabaşı, «kaç günlük rapor yazdıralım, 5 gün yeter mi? İstersen daha fazla da yazdırabiliriz, sen de sonra paranı SSK’dan alırsın, ama önce doktoru görmen gerekiyor», dedi. Bu teklifi reddettim ve zaten iş kazası geçirdim, bir de üzerine ben mi para vereceğim, dedim. 10 günlük normal hasta olarak gösterilen açık rapor verdiler. Doktor gelince de hastaneden çıkabileceğimi söyledi. Taşeronun patronu ve ustabaşısı da beni hastaneden çıkardılar ve durağa bıraktılar. Ertesi gün maaşımı almak için işyerine gittim ve işlemlerimin neden iş kazası olarak yaptırılmadığımı sordum. Aldığım cevap, «öyle göstermeseydik rapor alamazdın, çünkü çekilen tomografi ve film sağlam olduğunu gösteriyor» oldu.”
Kaza geçiren arkadaşımızın anlattıklarından da görüyoruz ki patron veya onun temsilcileri-ustabaşları için bizlerin canının hiçbir kıymeti yok. İşyerinde iş güvenliğini sağlamayan, baret dahi vermeyen patronlar iş kazaları olduğunda ise binbir dolap çevirip olayın üstünü örtüyorlar. Kim bilir bir günde daha kaç işçi arkadaşımız iş kazası geçirip kolunu, bacağını kaybediyor ve daha kim bilir kaçı ölümün soğuk nefesiyle tanışıyor... İş kazalarının ve bu kazalar sonucunda sakatlanan ya da ölen işçilerin sayısı, kazalar gizlendiği için tam olarak bilinmiyor.
Bizler örgütlü ve bilinçli işçiler olarak biliyoruz ki, iş koşullarımızın düzelmesi de, iş kazalarının önlenmesi de ancak mücadele edersek olur. Eğer bizler örgütlenerek ve sınıf bilinciyle donanarak mücadele etmesek, iş kazalarının sonu gelmeyecek. Sıranın bizlere gelmesini beklemeden harekete geçmeliyiz!